T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BİTLİS / TATVAN - Yoncabaşı Ortaokulu

Haberler

May

"Bilgi güçtür."

Bacon

Yukarıda iki kelimeyle çok derin şeyler ifade eden cümlelerden biri var. Peki, Bacon bu cümle ile ne anlatmak istemiştir. Örnekler üzerinden gidersek açıklayıcı olur.

Çölde yolunu kaybeden biri için suyu nasıl bulacağını bilmek,

Issız bir yerde yolunu kaybeden biri için doğadaki işaretleri tanımak,

Soğuk hava da dağ başında kalan ısınmak ve besinleri pişirebilmek için kibritsiz, çakmaksız ateş yakabilmek

Hangi bitkinin yenilebilir olduğunu veya hangi canlının tehlikeli olduğunu bilmek çok önemlidir.

Ayrıca:

Yazıyı yazabilmek, okuyabilmek ve matematiksel işlemleri yapabilmek,

Rüzgârdan, güneşten ya da akan bir dereden elektrik üretmeyi bilmek.

Elektrikli aletleri üretmeyi veya kullanmayı bilmek,

Ulaşım araçlarını üretebilmek, kullanabilmek, geliştirebilmek

İletişim araçlarını güncelleyebilmek, eksikliklerini giderip yenileyebilmek.

Sözün kısası:

Bilmek, bilmek ve yine bilmek işte bütün mesele bu.

Bu nedenle "Bilgi güçtür" …. O bilgi denen güç insanlık tarihinin başından beri senin, benim, hepimizin içinde…


İçimizde bulunan bu güçle  dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmak dileğiyle...


Okulumuz panosunda bizleri çeşitli konularda bilgilendiren paylaşımlar yapan Hale KIROĞLU'na teşekkür ederiz.

Nis

Her kitap bir insanı anlatır... 

 

Bazıları hikayelere, romanlara bazıları şiirlere, çizgiromanlara yansıtır hayatını...

 

Hayatını dediysem yediği, içtiği, gezdiği, gördüğü şeyleri düşünmeyin sadece (Öyleleri var tabi ki)...

 

Asıl amaç duygularını, düşüncelerini, hayallerini veya geleceğe dair umutlarını da aktarmaktır...

 

İşte bu sebeple milyonlarca yıldır var olan dünyaya kendinden kalıcı bir iz bırakmak istiyor insan...

 

Öyle olmasaydı günümüzden 4500 yıl önce yaşamış GILGAMIŞ'ın ölümsüzlüğü arayan destansı yaşamını; 3 bilemediniz 5 kuşak sonra unuturduk...

 

Ya da 3300 yıl öncesindeki TRUVA SAVAŞI'nın Aşil ve Hektor isimli büyük savaşçılarını da...

 

Ah Sümerliler ah... Ne çok etkilediniz ve ne  çok değiştirdiniz dünyayı... Belki de farkında olmadan hala bir çok değişime dönüşüme neden oluyorsunuz...

 

Yazı sen ne kadar önemli bir icatsın... İnsanın bedeni yok olsa da bilgilerinin, fikirlerinin, duygularının, umutlarının, yaşamlarının, hayallerinin aktarılmasına aracılık ettin ve hala da ediyorsun... 

 

Sonrası ise kitaplaşan hayatlar, umutlar, hayaller ve düşünceler... 

 

Biz okurlara ise okurken hayal etmek, düşünmek ya da varsa bilgiyi özümsemek, geliştirmek veya dönüştürmek kalıyor...

 

Kütüphanecilik haftası ile ilgili bu güzel panoyu hazırlayan Aysun Kamber öğretmenimize teşekkür ederiz

 

Nis

Ey Şehr-i Ramazan hoş geldin, sefa getirdin...

 

Oruç nedir? 

 

Oruç: Yeme, içme gibi dünyevi ihtiyaçlardan belirtilen süreler içerisinde Allah rızası için uzak durmaktır.

 

Peki bu tanımlama oruç ibadetini anlatmakta yeterli midir? Kısmen yeterlidir ama eksikleri olduğunuda kabul etmek gerekir.

 

Tanımın eksik kısmı açlığı; rejim veya diyet olarak görme düşüncesidir.

 

Bir yanılgıda şudur kanaatimce Oruç sadece bir aya yani sadece ramazana mahsus bir ibadette değildir... 

 

Evet Kur'a-ı Kerim de belirtilen süre Ramazan ayını kapsar ama etkisi bütün bir yıla yayılmalıdır...

 

Nasıl mı?

 

Ramazanda yaşadığımız fiziksel zorluğu hep aklımızda tutup; açın, evsizin, işsizin, parasızın halinden anlayarak yıl boyunca 

 

gücümüz ölçüsünde onlara yardım etmeliyiz...

 

Ramazan; yardımlaşmaktır, paylaşmaktır, aç kalmış insanları anlamaktır, Allah için oruç tutup yıl boyunca yukarıda belirtilen mimballerde hareket etmektir.

 

Ramazan-ı Şerifi bütün yıla yaymanız ümidiyle Allah'ın Ramazan ayı ile ilgili ayetlerini paylaşıyorum

 

"Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır." (BAKARA 183-184. ayetler)

 

 

Not: Bize bu ayın güzelliklerini anlatan panoyu hazırlayan Feyza Nur Özkarabulut öğretmenimize teşekkür ederiz...

 

Mrt

Aristo "İnsan düşünen bir canlıdır" der.

İnsanlık tarihinin başından beri insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimizi kısa ve net bir şekilde özetleyen bu tabirin göz ardı ettiği bir unsur var:

O da duygularımız...

İnsan; seven, mutlu olan, kızan, korkan, heyecanlanan ve bir çok karmaşık duyguya sahip olan bir canlıdır.


Aristo'nun sözlerinin eksik kısımlarını tamamlayan kişi ise ünlü Rus yazar Lev Toltoy'dur. Tolstoy insanı şu şekilde tanımlar:

" Acıyı hisseden varlık canlıdır, başkasının acısını hissebilen canlı ise insandır"

 

Değerler eğitimi panomuzu bu ay hazırlayan öğretmenlerimiz Aysun Kamber ve Hale Kıroğolu'na teşekkür ederiz.

Mrt

12 Mart 1921
Savaştan çıkmış heryeri yıkılmış, yakılmış, talan edilmiş bir toplum hayal edin... Hatta hayal etmeyin 90 yaş üzeri tanıdığınız varsa gidip sorun, ne zorluklar yaşandığını sizlere anlatsın... Çünkü çok uzak bir geçmiş değil... Ülke savaştan çıkmış; yoklukla, yoksullukla, hastalıkla, cehaletle boğuşuyor... İşte bu durumda olan milleti zümrüdü anka gibi küllerinden doğuracak bir şey, bir şeyler lazımdı... Ülkenin her yerinde yankılanacak her dinleyeni ürpertecek tabiri caizse ölüyü bile diriltecek bir şey... O şeyin milli bir marş olduğu düşüncesi ile Genel Kurmay Başkanlığı talepte bulundu... Milli Eğitim Bakanlığı da bir yarışma başlattı 724 adet şiir başvurdu ama hiçbiri yeterli görülmedi... Mehmet Akif'in kapısı çalındı ama birinciye verilecek ödülden dolayı Akif yazmak istemiyordu... Nasıl yazardı, ödül için şan şöhret için yapılacak iş değildi... Arkadaşları ikna etti, kazanırsa ödülün bir hayır kurumuna verileceğini konusunda garanti verdiler... Ve sonunda yazdı ya da onun tabiri ile yazdırıldı... Şehitlerin ve gazilerin kanı mazlumun ahı, garibin duası, milletin inancı sayesinde yazdı... On kıtaya ilmek ilmek döşedi kelimeleri... Ve meclis kürsüsünde okunduğuda diğer şiirlerin okunmasına gerek bile duyulmadı... Meclis oy çokluğu ile İstiklal Marşını kabul etmiştir. Diyeceksiniz ki oy vermeyen kimdi? Mehmet Akif'ti... Tevazusundan ve kimseye baskı oluşturmak istememesinden ötürü kendi yazdığı şiirin oylamasına katılmamıştır... Bu büyük şair tek eseri Safahat'a bile para kazandırır diye İstiklal Marşı'nı dahil etmemiştir...
Bu destanı yazdıran aziz şehitlerimiz ile gazilerimiz başta olmak üzere tüm milletimize ve kaleminin gücü ile bizlere armağan eden Mehmet Akif'e çok teşekkür ederiz...

Mrt

Size12 Martta yaşanan bir olayı anlatacağım...
Sakın yanlış anlamayın bundan 102 yıl önce bir yazılan bir destanı İstiklal Marşı'nı anlatmayacağım... İstiklal Marşı isimli destanı yazmış olduğu dizelerde Mehmet Akif ERSOY kimsenin anlatamayacağı şekilde anlatmış... Onun dizelerde anlattıklarının üstüne konuşmak ya da yazı yazmakta doğru değil çünkü İstiklal Marşı'nı bir kere okuyan herkes bilir o duyguyu... Mehmet Akif'in kişiliğini ve  eserlerini de anlatmayacağım çünkü haddim değil... Ben size 12 Mart 2023 yılında Tatvan Kültür Merkezinde insaların büyülendiği o muhteşem anı kahramanını aktarayım...
Mehmet Akif ERSOY'un "İyi ki yazmışım İSTKLAL MARŞI'nı; helal olsun kızım sana, helal olsun sana Gülseren" diyeceği bir şöleni tattık biz...
O belki duyamadı, göremedi ama orada olanlar ve aziz milletimiz adına bizleri büyüleyen kızımıza:
- Helal olsun Gülseren, seni doğuran anaya, büyüten ataya, yetiştiren hocaya helal olsun, diyorum...

Mrt

Bizlere her ay bir ya da bir kaç bilim adamını tanıtan, bilimsel çalışmaların tarihsel aşamasını aktaran veya güncel bilimsel
çalışmaları okulumuz duvarlarında öğrencilerimizle paylaşan öğretmenimiz hale Kıroğlu'na teşekkür ederiz.

Ock

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler..

Acaba kahvenin tadının mı yoksa muhabbetin hoşluğunun mu hatrı kırk yıldır ...

Tabi hoş sohbet ve güleryüzle dolu bir muhabbetindir...

Bizi güleryüzü ve hoşsohbeti ile evine misafir eden velimiz Muhammed DEMİRKOL'a ve ailesine çok teşekkür ederiz....

Ock

Çok ilginç bir başlık değil mi?

İnsan duyunca bir şaşırıyor; acaba olur mu diyor?

İşin içinde bilim, merak duygusu ve bolca hayalgücü varsa oluyor.

 

Aşağıda anlatacağım olay Ms 212 yılında meydana gelen 2. Pön savaşında gerçekleşiyor.

Bu savaşın efsanesi ise bir bilim adamı...

 

İşte bu bilim adamının adı Arşimet'tir. 

Öyle savaş kahramanı olarak adlandırıldığına bakmayın; 

savaştan ve savaşmaktan

insanların birbirlerini öldürmelerinden nefret ederdi.

 

Ama gelin görün ki savaş Arşimet'in yaşadığı şehrin kıyılarına Roma savaş gemilerinin dayanmasıyla patlak verdi. Arşimet'te bu savaşa istemsizcede olsa dahil olmak zorunda kaldı.

Savaşta güneş ışıklarını kullanarak düşman gemilerini ateşe verdi. 

 

Hemde mercek kullanmadan.

 

Nasıl mı yaptı? 

 

Çukur ayna ile güneş ışığını bir noktaya odaklıyor. Güneş ışığının odaklandığı yerde birden alevler çıkıyordu.

 

Roma askelerinin yapmış olduğunu bu kuşatma 2 yıl sürdü. 2 yıl boyunca Arşimetin zekasını ve bilimin gücünü yenemeyen Roma ordusu bir yolunu bulup savaşı kazandı.

 

Savaşı kazanan Roma komutanı bir askeri aracılığı ile Arşimet'i yanına çağırtır. 

 

Arşimet çalıştığı bir matematik problemini çözmeden bir yere gitmeyeceğini söyleyer. 

 

Bu cevaba sinirlenen Roma askeri Arşimet'i öldürür.

 

İnanması güç ama bir dahinin hayatı işte böyle sona eriyor. Üzücü ama etkileyici bir yaşam hikayesi değil mi?

 

Aşimet sadece bize bu savaştaki başarısı ile değil yapmış olduğu bir çok çalışma ile bizlere ulaştı. Onun ilgi duyduğu ve çalışma yaptığı bazı bilim dalları şunlardır:

Fizik,

Astronomi,

Mekanik,

Geometri ve 

Matematik

 

Bilim düşünülmeyeni düşünmek, hayal edilenleri gerçekleştirmek, en önemlisi cehalete karşı yapılan savaşın kazanılması için vardır.

 

Ünlü Türk bilim insanı Oktay SİNANOĞLU hakkında bilgi veren afişi hazırlayan Hale KIROĞLU öğretmenimize teşekkür ederiz...

Ara

"DÜŞMAN İÇERDE İSE KAPI KİLİT TUTMAZ OĞUL" der Dede Korkut...

Yıllar yıllar önce söylenmiş bir sözün gün gelip yüzümüze  bir tokat gibi çarpacağını bilemezdik... Ama bilmeliydik, öngörmeliydik... 16 büyük devlet kurmuş bir milletin içeriden çıkan hainler yüzünden yıkıldığını unutmamalıydık... Aklımızda yer etsin, her zaman göz önünde dursun diye Cumhurbaşkanlığı Forsuna yıldız olarak bile işlenmişti bu gerçek...

15 Temmuz günü gafil avlandık ya da bazıları öyle sandı...

Boğaz Köprüsünde,

Tankın üstünde,

Yollarda,

Helikopterlerden açılan ateşe, uçaklardan atılan bombalara karşı, elinde bayrak yüreğinde vatan sevgisi ile direndi bu halk...

Bu vatan bize atalarımızı mirası olduğu kadar bizden sonraki neslin emanetidir...

Bu emaneti canları pahasına koruyan aziz şehitlerimize ve gazilerimize sonsuz şükranlarımızı sunarız...

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü için hazırlamış olduğumuz programı hazırlayan, katılan ve destek veren herkese teşekkür ederiz...

Ara

OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİNİN DÜZENLEMİŞ OLDUĞU VE BİZLERİ DE DAVET ETTİKLERİ TUTUM, YATIRIM VE TÜRK MALLARI HAFTASI (YERLİ MALLARI HAFTASI) İÇİN KENDİLERİNE TEŞEKKÜR EDERİZ...

TUTUM: ELİMİZDEKİ MALİ KAYNAKLARIN GEREKSİZ HARCANMAMASIDIR...

YATIRIM: KİŞİYİ VEYA TOPLUMU MADDİ AÇIDAN İYİLEŞTİRECEK İŞ VE İŞLEMLERDİR...

BU AÇIDAN BAKARSAK BİR ÜLKENİN KALKINABİLMESİ İÇİN ULUSAL ÜRETİM DEĞELERİNE SAHİP ÇIKIP BUNU SÜREKLİ GELİŞTİRMESİ GEREKMEKTEDİR.

 

BU HAFTANIN GENEL AMACI YENİ NESLE TÜRK MALLARINI TANITMAK; ONLARIN ULUSAL BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK VE BU ÜLKENİN ÜRETTİĞİ ÜRÜNLERİN ÇAĞIN ŞARTLARINA UYUM SAĞLAYACAK DÜZEYE GETİRMELERİNİ SAĞLAMAKTIR...

 

KENDİ ÖZ KAYNAĞI OLMAYAN ÜRETMEYEN BİR TOPLUM BAŞKA ÜLKELERİN HEGOMANYASI ALTINDA EZİLİR... GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN "TÜRK MALLARINI KULLANMAYA VE KULLANDIRTMAYA ÖZEN GÖSTERMELİYİZ"...

 

BU KONUYA ATATÜRK'ÜN ŞU SÖZLERİ İLE NOKTA KOYALIM:

"SİYASİ, ASKERİ ZAFERLERLE NE KADAR BÜYÜK OLURSA OLSUNLAR EKONOMİK ZAFERLERLE TAÇLANDIRILMAZSA KAZANILAN ZAFERLER KALICI OLMAZ VE KISA BİR ZAMANDA KAYBEDİLİR."


 

Ara

Julius Sezar'ın şu anki  Tokat ilinin  Zile ilçesinde söylediği  "Veni, Vidi Vici" ( Geldim,Gördüm, Yendim) sözüne benzer bir ifade ile:


Geldim,

Gördüm,

Eğlendim

Veeeeee

En Önemlisi ÖĞRENDİM

 

Eğlenerek öğrenmek gibisi var mı...


Eğlenerek öğrenen nesiller yetiştirmek dileğiyle...

Ara

İnsan; düşünen, hisseden, duygularını ve bunları aktarabilen bir canlıdır ve her canlı gibi hayatının her anında rahatsızlanabilir.

İşte bu rahatsızlığı hayatı boyunca taşımak ve hayatının geri kalan kısmını bu şekilde geçirmek zorunda olan insanları ENGELLİ olarak adlandırıyoruz. Peki adlandırdığımız gibi ENGELLİ olanlar onlar mı yoksa onların hayatını kolaylaştırmayı unutan bizler mi? İsterseniz bazı örnekler üzerinden gidelim:

Leonardo da Vinci (Disleksi rahatsızlığı vardı ama bir çok sanat eseri ve buluşa imza attı.)

Timur ( Ayağındaki rahatsızlıktan ötürü topallıyordu ama koskoca bir Timur İmapatorluğunu kurdu)

Stephen W. Hawking ( Göz kapakları dışında vücudunu hareket ettiremiyordu ama astrofizik alanıda bir çok buluş yaptı)

Helen Killer ( Duymuyor, görmüyor ve konuşamıyordu ama bir çok lisanda hikayeler ve romanlar yazdı)

Thomas Alba Edison ( İştime problemi vardı ama bir çok ürünü icat etti)

Beethowen ( Duyma problemi vardı ama dünyaca ünlü klasik müzik eserlerini besteledi)

Aşık Veysel ( Gözleri görmüyordu ama bir çok güzel türküyü yazıp, besteleyip bizlere kazandırdı)

Fazıl Say (Otizm rahatsızlığı olmasına rağmen dünyaca ünlü bir piyanist oldu)

Şimdi asıl soruya geri dönelim acaba hayat boyu rahatsızlığı olan mı engelli yoksa biz mi onlara engeller yaratıyoruz...

Cevabı çok net: Onlar ENGELLİ değil ENGEL olan bizleriz...

 

Bize insanlığımızı hatırlatan bu panoyu hazırlayan Merve SİVRİKAYA hocamıza çok teşekkür ederiz...

 

Kas

24 Kasım Öğretmenler Günü için yapılan yarışmada şiir alanında başarılı olup 1. olan öğrencimizi başarısından ötürü tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz...

Atatürk'ün hayalini kurduğu öğrencilerden birini yetiştiren öğretmenlerimize de sonsuz teşekkürler...

 

Kas

24 Kasım gibi sembolik ve gurur vesilesi bir günde ettikleri yeminle adaylıkları kalkan öğretmenlerimiz Hale KIROĞLU ve Feyza Nur ÖZAKRABULUT'u tebrik eder, meslekte geçirecekleri yıllar için başarılar dileriz.